Uludağ’da kamp yapılacak yerler ve doğa yürüyüşü tavsiyeleri

Bak şimdi benim bamtelimden vurdun. Hem Uludağ’dan bahsediyorsun hem de gittin mi diye soru soruyorsun. Bursa’da doğup büyüdüğümün bilgisini vermeden önce hafiften Uludağ kimmiş neymiş neciymiş onu bir tanıyalım.

Pin

ULUDAĞ’LA İLGİLİ BİLGİLER

Uludağ, Bursa sınırları içinde, 2543 metre yüksekliğe sahip Türkiye’nin en büyük kış ve doğa sporlarının merkezidir. Ayrıca her yaz-kış çeşit çeşit sanatçılarında yer aldığı festivaller yapılmaktadır. Uludağ’ın en yüksek noktası göller bölgesinde yer alır. Uludağ’da Sarıalan, Kirazlı, Kadı ve Sobra yaylaları vardır. Birazda dağın tarihinden bahsetmek isterim. Dağ hakkındaki bilgilerimin doğruluğu için sizlere vikipedi dilinden konuşacağım. Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (MÖ 490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, “Olympos” olarak geçer ve Olympos’ta Lydia kralı Kroisos’un oğlu Atys’in yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot’tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (MÖ 64-MS 21) yazdığı 17 kitaptan oluşan Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos’u olarak geçer. Strabon; “Mysia” isminin aslının Lydia’lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Roma İmparatorluğu’nda resmi din hıristiyanlık olduktan sonra Uludağ’da 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlanmış ve manastırlar 8. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkmıştır. Uludağ’da Nilüfer çayı ile Deliçay arasındaki vadi ve tepelerde 28 manastır kurulmuştur. Orhan Gazi Bursa’yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, bazılarının yerlerine Doğlu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi müslüman dervişlerin inziva yerleri olmuştur. Bursa’nın fethinden sonra Türkler dağa “Keşiş Dağı” ismini vermişlerdir. 16. yüzyılda Bursa’ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau Uludağ’ın Türklerin eline geçtikten sonra keşişlerin sadece gündüzleri ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını belirtir. “Olympos Mysios” veya “Keşiş dağı”, 1925 yılında Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyeti’nin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile “Uludağ” adını almıştır.

Pin

ULUDAĞ’DA NELER YAPILIR?

Bu kadar bilgiden sonra şimdide Uludağ’da neler yapılır onları konuşalım. Öncelikle Bursa’da her hangi birine Uludağ’a nasıl çıkabilirim? sorusunu sorarsanız, size en kolay yolun Teleferik olacağı söylenir. Teleferiğe gitmenin de bin bir türlü şekli vardır. Taksi, dolmuş, otobüs ve minibüs gibi ulaşım araçlarıyla Teleferik yani Teferrüç’e ulaşmış olursunuz. Teferrüç’e ulaştıktan sonra bir miktar para ödeyerek Teleferiğe binebilirsiniz. Bindikten sonra ilk durağınız Sarıalan Yaylası olacaktır. Orada mola verebilmeniz için küçük bir pazar bulunur. Pazarda Bursa’nın lezzetlerinden tadabilir hediyelik eşya dükkanlarını gezebilirsiniz. Ayrıca bu yayla geniş bir yere sahip olduğundan biz Kampçıların önemli uğrak yeri olduğunu da hatırlatırım. Sarıalan’dan Oteller bölgesine devam etmek için Teleferiğe binmeden önce burada Kampımızı başlatabiliriz. Kampa buradan başlayarak patika yollarla oteller bölgesine doğru yürüyüş yapmak mümkün.

Pin

Dağa sabah çıkarırsanız Dağ Kahvaltısının tadı bir başka oluyor. Mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Her şey organik ve bir o kadar da lezzetli. Yürümeyi, gezmeyi ve keşfetmeyi seviyorsanız Uludağ’da olmak sizi çok mutlu edecektir. Kış aylarında çıkarsanız Kayak Pistlerine uğramayı unutmayın. Eğlence ve adrenalin bu topraklarda kaçınılmaz oluyor. Kayaktan hemen sonra ben yemem ama arkadaşlarımın tavsiyesi sucuk ekmek bi harika oluyormuş. Tamam çok yedik çok eğlendik hadi birazda gezelim, görelim ve keşfedelim. Uludağ 40 km uzunluğa sahip olup geniş geniş salınabilirsiniz. En güzeli doğal olmaktır ya burada her şeyden mevcut. Meyveler, sebzeler ve daha neler neler. Ormanlık alandasınız ve çok susadınız suyunuzda bitmiş. Akarsu gördüğünüzde gönül rahatlığı ile içebilirsiniz. Ben içtim hala yaşıyorum.

Pin

BİZİM KAMP MACERAMIZ

Neyse biraz kamplara dalalım. Geçtiğimiz yaz arkadaşlarla Çobankaya mevkiinde bir kamp düzenledik. 3 çadırımız vardı ve 6 kişiydik. Daha önce bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Her anı dolu dolu yaşadığımız bir haftaydı. Softaboğan şelalesi ve küçük göletleri, Saitabat şelalesinin yürüyüş yerleri ve doğal güzellikleri, birbirinden değişik gölleri, Kirazlıyayla ve Sarıalan yaylası, Bakacak ve Cennetkaya Tepesi gibi birçok yeri gezme ve görme imkanımız oldu. Tırmanışlarımızda ki o eğlenceyi tahmin bile edemezsiniz.

Neyse uzun lafın kısası Uludağ Kampçılar ve Kamp alanları için biçilmiş bi kaftan. Dört mevsim de kamp yapabilirsiniz. Şimdilik iyi yolculuklar, kendinizi doğadan ve doğallıktan ayırmayın, hoşçakalın…

TWİTTER'DA BİZİ TAKİP EDİN!


1